KARACİĞER YAĞLANMASINA NEDEN
OLAN ETMENLER NELERDİR?
FRUKTOZ İLE KARACİĞER
YAĞLANMASI ARASINDA BİR İLİŞKİ VAR MIDIR?
PEKİ HER FRUKTOZUN ETKİSİ
AYNI MIDIR?
SİZCE MEYVEDE BULUNAN FRUKTOZ
KARACİĞER YAĞLANMASI YAPAR MI?
Günümüzde, karaciğer
hastalıkları arasında sıklıkla karşımıza çıkan karaciğer yağlanması, artık
sadece yaşlanmaya bağlı alkol kullanan bireylerde değil, alkol kullanmayan veya
az kullanan genç yaşlı tüm bireylerde görülebilen bir hastalık olmuştur.
Bu durum, karaciğer
yağlanmasının alkol dışındaki sebeplerinin araştırmasına neden olmuştur.
Peki alkoldan
bağımsız karaciğer yağlanmasını etkileyen başlıca etmenler nelerdir?
Bu sebepler arasında diyabet,
obezite, hipertansiyon, yüksek kan yağları ve yüksek kolestrol dışında aşırı
fruktoz alımı da vardır.
Fruktozu hangi besin ve gıdalarla
vücudumuza almaktayız?
Fruktozun bulunduğu
başlıca doğal besinler bal ve tüm
meyvelerdir ve tüketilen meyveler sonucunda kana karışan fruktozun temel hedef
organı karaciğerdir.
Ayrıca, fruktoz doğal
besinlerin yanı sıra yapay olarak tatlandırıcılarda ve mısır şurubunda
da bulunmaktadır.
Günlük alınan fruktoz miktarı günden
bugüne ne kadar değişmiştir?
Verilere göre,
günlük taze meyvelerden aldığımız fruktoz miktarı 16-20 g/gün olup, son
yıllarda hazır gıda üretiminin yaygınlaşmasıyla yüksek fruktozlu mısır şurubu
kullanılan ürünlerin tüketimi artmış ve tükettiğimiz fruktoz miktarı 85-100
g/güne çıkmıştır.
Peki fruktozu aldığımız besin türünün karaciğer yağlanmasına etkisi var mıdır?
Bir orta
boy portakal ile bir çorba kaşığı sofra şekeri karşılaştırdığımızda, bir portakal yaklaşık
13 gr doğal şeker içermenin yanında, vücuda günlük lif ihtiyacının %
12'sini, B ve C vitaminlerini, sıvı, potasyum ve hesperidin (kan
basıncını, kolesterolü ve iltihabı azaltmayada yardımcı madde) sağlamaktadır.
Bir çorba
kaşığı beyaz sofra şekeri ise, sadece15 gram karbonhidrat içermekte, bunu
dışında hiçbir besin içermemektedir.
Bu yüzden
taze meyvedeki fruktoz ile sofra şekerindeki
yapay fruktoz aynı kategoriye koyulmamalıdır.
Ayrıca doğal besinlerden alınan glikozun fazlasının %80’i dokularda %20’si karaciğerde yağ olarak depolanırken bazı ürünlerden yapay olarak alınan fruktoz şurbunun nerdeyse %100’ünün karaciğerde yağ olarak depo edilmektedir.
Fruktoz tüketimiyle ilgili yapılan bazı çalışmaları incelediğimizde:
- Yapılan çalışmalar sonucunda, hazır gıdalardaki yüksek fruktozun tüketiminin artmasıyla alkolik olmayan karaciğer yağlanması arasında bir ilişkili olduğu açıklanmıştır. Ayrıca, fruktoz ve sağlık arasındaki ilişkisi incelendiğinde, fruktoz şurubu tüketiminin obeziteye, karaciğer yağlanmasına, pankreas ve karaciğerde kansere, hipertansiyona, diyabete, neden olduğunu açıklanmıştır.
- Bir çalışmada, günlük 50g fruktoz ve 50g glikozun tüketiminin trigliseridler üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu tespit edilmiştir.
- 300 kişiyle yapılan bir çalışmada, diyetteki fruktozun alkolden bağımsız karaciğer yağlanmasına yol açtığını saptanmıştır.
- 427 kişiyle yapılan başka bir çalışmada yaş, cinsiyet, BKİ ve toplam enerji alımları incelendikten sonra, yüksek fruktoz tüketiminin ileri düzey karaciğer hasarı (karaciğer fibrozis, siroz, hepatoselüler karsinom) riskini artırdığı saptanmıştır.
Özetle geniş ölçekli birçok
epidemiyolojik çalışmada, artan fruktoz tüketiminin alkolden bağımsız karaciğer
yağlanmayla ilişkili olduğu kanıtlanmıştır.
Meyve fruktozu konu
alınarak yapılan bazı çalışmalar incelendiğinde;
- 2011 yılında yapılan çalışmada, taze meyve tüketimiyle trigliserid, kolesterol ve ürik asit seviyesi yüksekliği arasında bir ilişki bulamamıştır.
- Güney Amerika’da 17 kişi üzerinden yapılan bir başka çalışmada, meyve tüketiminde kilo alma, kan basıncında bir değişme, insülin ve lipid seviyelerinde ise herhangi bir yükselme görülmediği açıklanmıştır.
- Hatta,130.000 kişiyle yaklaşık 24 yıl sürede yapılan çalışmada, tüketilen meyvenin zamanla kilo kaybı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.
Ancak bu
durum sınırsız miktarda meyve tüketilebileceği anlamına gelmemektedir. Çünkü meyveler
karbonhidratlar içerir. Yemeklerden hemen sonra, hatta ara öğünlerden sonra bile vücudunuzun yakabileceğinizden daha fazla
karbonhidrat yenildiğinde, tüketilen bu fazla karbonhidrat vücutta bulunan
yağları beslemekte veya yağ hücrelerini şişirmektedir.
Özellikle, enerji
gereksiniminin düşük olduğu yani günün televizyon ve internette geçirilen
zamanlarında ya da gece geç saatlerde aşırı meyve tüketilmemelidir. Bu yüzden,
günün daha aktif saatlerinden önce yani egzersizlerden yaklaşık 30
dakika önce küçük bir muz yada işe gitmeden önce kahvaltıda meyve tüketilmesi
önerile bilmektedir. Çünkü meyveler vücuda
alındığından 30 dakika-1 saat içerisinde sindirilir ve kana karışabilir.
Yani, meyve dahil olmak
üzere toplam karbonhidrat alımınız, yüksekliğiniz, ideal ağırlığınız,
cinsiyetiniz, yaşınız ve fiziksel aktivite seviyenize bağlı olmakta ve diyetisyen
tarafından hazırlanan uygun beslenme programıyla tüketim zamanın ve miktarının
belirlenmesi önerilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder